Yerli Ekokurgu Roman: Bir İstanbul Efsanesi

Ayşegül Yalvaç
Türkçe Yayın
Published in
5 min readSep 8, 2022

--

Bu yazı ekokurgu türündeki ilk romanım Bir İstanbul Efsanesi üzerine. O sebeple girişte bir içeriğinden bahsedeyim.

Bir İstanbul Efsanesi ekolojik kurgu ve fantazyayı birbirine harmanlayan bir göç hikayesidir. Boğaziçi’ndeki soyu tehlikede olan balık türlerinin ivedi göçünü anlatır. Bunu da beyin göçü ile bir noktada kesiştirir. Aynı zamanda bu vesile ile Boğaziçi’nde meydana gelebilecek gemi kazalarının sonuçlarını veya deniz ekosistemine yabancı bir tür karıştığı zaman diğer türlerin ne şekilde etkilendiğini bu göç hikayesinin içine harmanlar.

Bu vesile ile, nesli tükenmekte olan canlıların iklim değişikliği sebebi ile yer değiştirebileceğini anlatırken, türün ekokurgunun bir alt türü olan iklimkurgu sınırlarında kalmaması adına deniz ekosisteminde görülebilecek iki çevresel sorunu daha ele alır.

Bunlardan bir tanesi, Boğaziçi’nde meydana gelen tanker patlamasıdır. Bu romanla ilgili ortaya çıkan ilk satırlarımdan bir alıntı yerleştireyim buraya:

‘’Tam o anda olaylar düşündüklerinden çok daha farklı bir boyuta ulaştı. Yeri göğü inleten, kayalıkları yerinden oynatıp oradan oraya savrulmasına sebep olan bir gümleme ile sarsıldılar. Bu defa gerçekten çok kötü bir şey oldu ve denizin altından bile İstanbul’un o masmavi gökyüzünün kızıla boyanışını izlediler. Her tarafı kül ve kimyasal kokusu sardı’’

Daha sonra her şey bunun üzerinden şekillendi. Konu iklim değişikliğine kadar uzandı. Ben güncel bir hikaye anlatıyordum. Olaylar Boğaziçi’nde vuku bulmaktaydı. Ben kitabı yazdığım zamanlarda iklim değişikliği etkileri bu kadar keskin bir şekilde hissedilmiyordu. Ama deniz sularının ısındığın, okyanus asidikleşmesini ve her senenin en sıcak yıl olarak kaydedildiğini hep okuyorduk ve duyuyorduk. Roman geleceğe dair olmadığı için benim bunların uzun vadeli etkilerini bir şekilde bugüne taşımam gerekti. Ben de patlayan tankerin ve Boğaziçi’ndeki ekosisteme kazara yeni karışan türünün etkilerini gelecekteki iklim değişikliği etkileri ile bir noktada kesiştirdim. Başka bir ifade ile hepsinin ortak yönlerini buldum ve konu içine işledim.

Güzelim İstanbul Boğaz’ında bu kadar çevresel felaket yarattıktan sonra da onu kendi haline bırakmadım. Artık bir kahraman ihtiyacım vardı. Belden altı yosuna, belden yukarısı insana benzeyen, iki ayaklı ama ayakları bir balık kuyruğu biçiminde aynı zamanda yosunla kaplı bir canlı hayal ettim. Böylece yüzebilir, konuşabilir, karada ve suda hayatta kalabilirdi. Ayrıca yosunlu bedeni ile Boğaziçi’ndeki çevresel yaralara derman olabilirdi. Bu yaratıklara da Periyanlar adını verdim. Bu da romanıma fantastik bir boyut kazandırdı. Bilim kurgusal bir yanı da var elbet. Sonuçta deniz ekosisteminde algler karbon yutağıdır. Ama periyan türlerinin işlevi sadece sudaki oksijen zenginliğini sağlamak değil. Bedenlerinin yosun kısmı kirleticlerle beslenebiliyor. Denizdeki bir takım maddeleri besin olarak kullanıyorlar.

Roman sadece denizaltında yaşayan canlılardan ibaret değil. Zaten denizin altındaki dünyada herkes dile gelmedi. Bu sebeple hikayeme insanların dahil olduğu kısımlar da mevcut. Buradaki baş karakterim Mühendis Ali. Bir gemi mühendisi ve denizdeki kirliliğe müdahale eden çok nitelikli ve ileri teknolojili bir geminin tasarımı ile meşgul. Ona bu konuda danışmanlık veren Profesör Barbaros var bir de. Bu iki karakteri özellikle Nuh’un Gemisi isimli kısımda okura tanıştırdım.

Kitabın bilimsel bir yazın havası yok. Bu konuda endişeniz olmasın. Romandır ve sizlere anlattığım Boğaziçi’nde yaşayan balık türlerinin göçü, denizcilerin buna müdahalesi, ‘’Periyan’’ türlerinin bu hikayedeki macerasıdır.

Ayrıca iklim şüphecilerine bir gönderme olarak bu roman, masalsı bir dil ile bir efsane dile getirircesine kaleme alınmıştır. Zira iklim şüphecileri, iklim değişikliği ve küresel ısınma gerçeğini senelerce redderken, dünyanın düz olduğuna ve hatta deniz kızları gibi efsanevi varlıkları gördüklerine bile inanan kişiler olmuşlardır.

Ekokurgu fantastik kurgu ile buluştuğu için, romanım spekülatif kurgunun altında bir tür. Zaten arka kapak yazısından sizleri Saygın Ersin bu maceraya davet ediyor. Saygın Ersin yerli fantastik kurgu denildiği zaman ilk akla gelen isimlerden. Ve biliyorsunuz ki kitapları artık farklı dillere çevriliyor.

Kafayı yormayan masalsı bir anlatım tercih ettim. Fakat bu bir çocuk romanı değildir. Çocuk romanı yayınlamak için belli kriterlerin sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Bu yumuşak bir anlatıma sahip yetişkinler için yazılmış bir ekokurgu romanıdır. Size iklim değişikliğinden bilimsel bir şekilde bahsetmez, iklim değişikliğini hikayeye yedirir. Ama söz konusu çevre felaketleri ve iklim değişikliği olunca bilimsel gerçeklikle çelişmez. Bu açıdan eğitici bir yanı vardır.

İlerleyen süreçlerde hepimizin iklim krizini anlaması gerekecek ve belki bunun bilincinde yaşaması gerektiği için iklim değişikliği ve ekoloji konusunda bilgi sahibi olması beklenecektir. Bu eğitici yönüyle de faydalı olabilir. Özellikle eğlenerek öğrenmeyi sevenler için.

Şunu da not etmek istiyorum, kitabımda kasıtlı olarak vejetaryenlik övgüsü yoktur. Herhangi bir şeyin övgüsü yoktur. Ancak bazı karakterler kurgu ile çelişmemek adına tabii ki vejetaryendir.

Son olarak söyleyeceğim bir şey var, kitabım distopya değil. Son zamanlarda iklim değişikliği merkeze alan spekülatif kurgu genellikle distopik türlerde. Ama ben Boğaziçi’nden, tükenmekte olan fakat korunmuş Boğaziçi balık türlerinden ve diğer deniz canlılarından bir Ütopya sunuyorum sizlere. Sadece ütopyamın distopyaya sınırı olduğu için huzuru bozuluyor. Denizi anlatıyorum ama kıyıya çıkınca olaylar değişiyor. Hatta kıyıdan denizin üzerine ulaşanlar bile sorun burada. İnsanlar tam bir baş belası artık doğa için. O sebeple yazarken de kalem onları çok büyük sorun olarak yazdı. Kısacası Bir İstanbul Efsanesi, bir göç hikayesi ile ilerleyen bir ütopya romanıdır ancak distopya ile burun burunadır ve bundan nasibini alır.

Kitabımın yayınlanması için gerçekten 3 sene geçti. Yazım tarihinden tam 3 sene sonra yayınlandı. 17 Mayıs 2019 kitabın ham halinin bitiş tarihidir. 17 Mayıs 2022 kitabın editörü Serdar Yıldız’ın aniden baskıya alındığını bana söylediği gün. Konusu gelmişken belirtmek isterim ki okurla buluşmasında ve kitabın edebi tekniklere uygun düzenlemesinde Serdar Yıldız’ın çok emeği vardır.

Buraya bir ilave yapmak istiyorum. 2019 senesinde kitap dosyamı kimi yayınevlerine gönderdim. Bunlardan kimileri hiç dönmedi, kimileri dönüş yaptı, kimileri geri bildirim verdi.

‘’Mesela, dosyamı ilk gönderdiğim yayınevlerinden biri olan Yeni İnsan Yayınevi ile olan süreci tarihli ekleyim;

28 Mayıs 2019 benim onlara dosya gönderdiğim tarih.

29 Mayıs 2019 onların dosyayı aldıklarına dair ileti geldi.

13 Haziran 2019 dosyaya ret verdikleri iletisi geldi.

Bu süreçlerde hiç kitabı yayınlanmamış dostlarıma tavsiyem, dosyayı yayıncılardan evvel muhakkak kendine hem dijital ileti hem de posta yoluyla göndermesidir. Sonra hemen gelen yanıtları tarihleri ile ekran görüntüsü olarak saklamasıdır. Çok tanımadığınız yayınevlerine de dosya göndereceksiniz ve intihal, aşırmacılık gibi konularda hiç risk almayın.

Aniden yayın programına alındı. Birçok kişi bana neden kimseye haber vermediğimi söyledi. Ama karar ani çıktı. Ben tahmin edemezdim neler olacağını ve o günlerde kitabımı hiç düşünmüyordum. Koronavirüs yüzünden gerçekten çok büyük hayal kırıklıkları yaşandı. Bu süreçteki aksaklıkların da sebebi pandemi. . Ve bu o kadar beklenmedik ve ani bir şekilde oldu ki o sebeple erken doğum diyorum.

Ben her şeyin başında işin en zor kısmının kitap yazmak olduğunu düşünüyordum. Özellikle söz konusu hikaye kurmaca olduğu zaman bunun yayınlatmaktan daha kolay olacağına inanmazdım. Ama bu süreç her bir seviye ileriye gittikçe zorlaşan bir süreç Tıpkı bir bilgisayar oyunu gibi. Gerçekten çok yorucu bir yanı var. Bütün bunları detaylı bir şekilde kitap yayınlatma süreci yazımda anlatacağım.

Kitabımın linkini buraya bırakıyorum:

https://www.kitapyurdu.com/kitap/bir-istanbul-efsanesi/618341.html

--

--

Ayşegül Yalvaç
Türkçe Yayın

Burada ve çeşitli platformlarda yer alan bütün içeriklerim 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nca korunmaktadır. İzinsiz kullanılamaz .